Ana Sayfa

   
 


 

 

Ana Sayfa

VIP-Villa

doppel-etagen-zimmer

1plus1 Zimmer

Devremulk Donemleri

Sozial Anlagen

Lageplan

Baustelle

Presantationen

Kontakt

Versammlungen

 


     
 

Zu Gunsten ihre Gesundheit holen Sie sich einen Thermal Bad in der Türkei. Wir bieten ihnen für einen 14 taegigen Urlaub/Erholungs Zeitraum einen Einzelzimmer bzw. einen Doppelzimmer oder auch einen VIP-Villa zum sehr günstigen Preis. Schon ab 3.- Euro taeglich können Sie einer von diesen 5 sternen Zimmern erwerben, die ihnen lebenslang zur verfügung steht. Diese Heil-Thermalbaeder in Afyonkarahisar-Gazligöl sind perfekt ausgestattet wie Sie im Film sehen. Besonders ist ein sogenannter Jakuzibad dient ihnen als Bad und Massagemittel. Ausserdem steht rund um die Uhr einen Arzt für Sie zur Verfügung. Unter Sehenswürdigkeiten kann man Kapadokien, Frig Tal, Afyonkarahisar Burg, Ayaizini Dorf erleben. Natürlich kann man dieser Thermalbaeder als Kapitalanlage investieren. Für Rücksprachen können Sie uns anrufen.
Deutschland: 06023 310 350 (Bayram Kücüksahin) 
Türkei: +90 246 223 54 00 (Mehmet Ali Gülbahar)
E-Mail: thermalbad.alagoz@gmail.com.

Gesund leben mit Thermalbad - Investieren mit Thermalbad

SAĞLIĞIN GELENEKSEL VE ÇAGDAŞ ADRESİ

KAPLICALAR

Kaplıcalar ve Sağlık Turizmi

Herhangi bir hastalığa henüz yakalanmamışken, sağlığını koruma ve daha saglıklı yaşama isteği ve bilinci günümüz insanının "yeni" bir karakteristiğini oluşturuyor. Işte tam bu noktada, saglık turizmi devreye giriyor, bu bağlamda sık dile getirilen "saglık tatili" yada "tatilde sağlık" kavramları da söz konusu. Giderek daha iyi anlaşılıyor ki, günlük yaşantının getirdiği stres, yorgunluk ve gerginliklerden uzak bir kaplıca ortamı günümüz insanının sadece fiziksel-bedensel değil, zihinsel-ruhsal sağlığı da ideal bir atmosfer ve ortam oluşturuyor.  Sıcak   su  banyoları,  içmeler, inhalasyonlar ve buhar banyoları  gibi  kaplıcalara özgü uygulamalar ile, çogu kaplıca merkezinde uygulanan egzersiz, masaj, diyet ve beslenme ve daha başka doğal ve geleneksel yöntemler kaplıcaları  "saglik tatili" için ideal ortamlar haline getiriyor. Bu arada, wellness, fitness, anti-stres, anti-yaşlanma gibi, yani stresi, yaşlanmayı  önleyici, insanı  daha güçlü yapıcı   birtakım kür kavramları gelişiyor. Wellness denilen "sihirli" sözcük, İngilizce, wellbeing ile fitness sözcüklerinden türetilmiş  yapay bir sözcük olarak, daha sağlıklı yaşam  amaçlı  bir tatil-dinlenme için kaplıcalarda kür almayı seçme ve daha saglıklı olarak kaplıcadan dönme anlamında da kullanılıyor.

Kaplıcaya gitmek için hasta olmayı beklemeyelim!

Hastalanmayı beklemeden, 1 ila 2 hafta yada 10 ila 12 gün süreyle yada bir hafta sonu (artarda birkaç hafta sonu tekrarlanarak) yada haftanın bir-iki günü (yine her hafta tekrarlanarak) bir kaplıca yöresinde konaklayarak yada bir kaplıca yöresinde yaşıyorsak ayaktan "kaplıca kürü" almak için, aslında herkesin en az bir nedeni olabilir; - Sağığı koruma ve geliştirme

•   Günlük streslerden uzaklasma; "Stres atma"

•   Kendinizle baş başa kalma

•    Bedensel ve ruhsal zindelik kazanma

•   Saglıklı beslenme, diyet ve kilo verme

•   Ağrısız fiziksel ve kaygısız ruhsal aletivite

•   Sağlıklı yaşam tarzını yaşayarak öğrenme

•   Sağlıklı bir tatil geçirme veya sağlık tatili yapma

Bilimsel Kaplıca Tedavisi (Kaplica Kürü)

Ülkemizde daha çok halkın kendi kendine gerçekleştirdiği geleneksel kaplıca tedavisi uygulamalarının, bilimsel yöntemlerle yürütülmesi gerekir.:

* Kaplıca tedavisinde kullanılması gereken şifalı sular, çamurlar ve iklimsel faktörlerin ve uygulanacak olan yöntemlerin neler olması gerektiği, hastaların yaşları, hastalıklar gibi özelliklerine göre değişiklik gösterir.

Uygun banyo suyu sıcaklığı genel olarak 36-38 santigrad derece düzeylerindedir. Bu sıcaklıktaki suda uygulanacak banyonun süresi günlük bir seferde 20 dakikadir. Banyolar 10-15-21 günlük sürelerde günde bir, bazen iki kez yapılır.

Hastaların banyo havuzu (termal havuz) içerisinde rahatça hareket edebilmesi gerekir. Ancak, unutulmamalidir ki termal su banyolarında kalbe ek yük gelmesinden kaçınmak için hastanın banyo havuzunda aşırı hareketlerden kaçınması, suya dalmaması ve yüzmemesi gerekir. Özellikle yaşlıların ve hafif derece kalp yetmezliği olanların yarım banyo uygulamasını kullanmasında fayda vardır.

İleri derece kalp yetmezliği olanların ise kaplıca sularıyla banyo uygulaması sakıncalıdır.

Maden Suları ve Sağlık

Doğal kaynaklar şeklinde yeryüzüne çıkan ve şişelenerek tüketime sunulan mineralli sular, insan sağliığı  üzerindeki faydalı etkilerine olan inanç ve gözlemler nedeniyle yüzyıllardır tüm toplumlarda yaygın olarak  tüketilmektedir. Son on yılda yapılmış bir dizi çalışmada şişelenmiş doğal mineralli suların sağlık  etkileri daha iyi anlaşılır oldu. Bu yazıda mineralli suların doğal su desteği olarak insan sağlığında  oynadığı önemli rollere kısaca değineceğiz.

Mineralli su gelişmiş toplumlarda sağlıklı bireylerin doğal su desteğidir;

Günümüz gelişmiş toplumlarının önemli özelliklerinden biri kişi başına tüketilen mineralli su miktarının yüksek, digeri de beklenen yaşam süresinin uzun olmasıdır. Bu toplumların sağlıklı bireyleri kişi başına günde 1 litreye yakın su tüketirler, daha uzun süre daha sağlıklı ve kaliteli yaşarlar. Yapılan araştırmalar minerallerden zengin su tüketen toplum bireylerinde kalp ve damar hastaliklarının daha az görüldüğü, böbrek ve idrar yolu taşlarının daha az gelistiği ve kemik ve diş sağlığının üst düzeyde oldugunu gösterdi. Bu kişilerin solunum ve sindirim sistemleri sorunlarıyla daha kolay baş edebildikleri ve sağlıklı cilt yapısını uzun yıllar korudukları görüldü. Üç ana öğünde ve öğünler arası birer şişe içildiginde günde bir litre mineralli su alınmış olur. Böylesi bir alışkanlığı kazanmak sağlıklı, kaliteli ve uzun bir yaşam için yararlıdır.

Mineralli su sağlıklı ve aktif bir "yaşlılık" için doğal su desteğidir;

Yetersiz su içme ve minerallerden fakir beslenme kalp-dolaşım, sindirim ve bosaltım sistemlerinde rahatsızlıklara ve metabolizma ve hormonsal işlevlerde sorunlara zemin hazırlar. Bu durum, daha çok orta ve ileri yaşlı bireylerde tespit edilmiştir, o nedenle de yeterli miktarda su içilmesi ve gerekli düzeylerde mineral alınması özellikle bu kişilerde desteklenmelidir. Mineralli sular, içildiklerinde hem günlük su gereksinimini karşılarlar hem de doğal olarak içerdikleri minerallerin bağırsaklardan kolaylıkla emilmesi ile de günlük mineral desteğinin karşılanmasında katkıda bulunurlar.

Orta ve ileri yaşlılar, dinç ve enerjik bir "saglıklı yaşlanma" için günde 3x1 şişe mineralli su içmeyi unutmamalıdır.

Sağlıklı bir kalp-dolaşım, sindirim ve bosaltım sistemleri, saglıklı bir metabolizma ve saglıklı bir hormon ve enzim aktiviteleri için mineralli su yararlidir. Mineralli su sağlıklı beslenme ve gerekli minerallerin alınmasında doğal su destegidir;

Tüm mineralli sular doğal olarak minerallerden zengindir. Yeraltında oluşma süreçlerinde hemen hepsi değişik düzeylerde kalsiyum, magnezyum ve sodyum, bazıları da flüorür içerir. Bu mineraller insan sağlığı için yaşamsal önem taşırlar. Kalsiyum; kemik ve kalp-damar sağlığı ve sinir uyarı iletimi, magnezyum; kalp, kas ve sinir sağlığı ve enerji üretimi, sodyum; su-elektrolit ve asit-baz dengesi, sindirim desteği ve uyarı iletimi ve flüorür de; diş ve kemik sağliğinda yaşamsal işlevler görür.

Bu minerallerin mineralli sulardan emilerek vücuda alınmaları ve söz konusu işlevlerde kullanılmaları (biyo-yararlanımları) diger doğal besin kaynakları ve yapay destek ilaçlarından daha yüksek olduğu anlaşıldı. Günde bir litre mineralli su içilmesi günlük mineral gereksiniminin yeterli karşılanmasına destek olur. Bu destegin özellikle çocukluk, ergenlik ve gençlikte sağlanması önemlidir.

Mineralli su aktif yasam, spor ve egzersizde dogal su destegidir;

Sagligin korunmasi ve gelistirilmesinde dengeli ve yeterli beslenmenin yanında günlük fiziksel aktivitelerin artırılması ve çeşitlendirilmesinin yararları günümüzde giderek daha iyi anlaşılıyor. Sportif faaliyetlere katılma, egzersiz yapma, yürüme ve koşu gibi aktivitelere katılma günümüz insanının sağlıklı alışkanlıkları arasında daha çok yer alıyor. Bu arada, tüm bu aktiviteler sırasında ve sonrasında görülen kilo kaybının, aslında tamamen terleme ile olusan su ve mineral kaybına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bu su ve mineral kaybının karşılanması yaşamsal önemdedir.

Bunu sağlamanın en iyi yollarından biri güne başlarken, gün boyu, özellikle de aktiviteler sırası ve sonrasında mineralli su içilmesidir. Böylece, kaybedilen vücut suyu yerine konulduğu gibi, artan kas ve hücre metabolizmasi yeterli miktarlarda minerallerle desteklenir ve yaşamsal önemdeki su-elektrolit dengesi korunmuş olur. Günlük fiziksel aktivitelerde mineralli su yaşamsal destek sağlar.

Kaplıcalar; Tarihsel ve Doğal Zenginlik

Termal ve mineralli suların dinlenme ve sağlık amaçlı kullanımı insanlik tarihi ile yaşıttır. Türkiye toprakları bu kullanıma şahitlik eden sayısız tarihsel kalıta sahiptir. Türkçe'de sıcak sular ve çıktikları yerlere "ılıca  denir.  Buralar, amaca uygun tesisler ve hamamlar yapılması ile "kapalı ılıca" diye anılır olmuş, sonradan da "kaplıca" sözcüğü gelişmiştir.

Türkler Anadolu'ya getirdiklerinde "Çerge" (buhar banyosu) geleneğini burada karsılaştıkları Roma banyosu ile uyumlastırarak "Türk Hamamı" kullanımını geliştirdiler. Termal su bulunan yörelerde ise, suyu havuzlarda da kullanarak "Türk Kaplıca Hamamı" tarzını yarattılar. Böylece, hem sağlık, hem de temizlik amacıyla kaplıcaları kullandılar. Kaplıca geleneği, ülkemizin zengin mineralli sıcak su kaynaklan sayesinde güçlü bir sosyokültürel bir olgu olarak varlığını günümüzde de sürdürüyor. Kaplıcaların sağlığı koruma-geliştirme, tedavi ve rehabilitasyon amaçlı modern kullanımı ise ülkemiz de dahil olmak üzere, basta Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika'da son on yılda bilimsel bilgi birikimiyle giderek güçlenen ve yaygınlaşan bir yaklasım.

Günümüzde Kaplıcalar ve Sağlık

Herhangi bir hastalığa henüz yakalanmamışken, sağlığını koruma ve daha sağlıklı yaşama isteği ve bilinci günümüz insanının "yeni" bir karakteristigini oluşturuyor. İşte tam bu noktada, sağlık turizmi devreye giriyor, bu bağlamda sık dile getirilen "sağlık tatili" yada "tatilde saglik" kavramları da söz konusu. Giderek daha iyi anlasiliyor ki, günlük yaşantının getirdiği stres, yorgunluk ve gerginliklerden uzak bir kaplıca ortamı günümüz insanının sadece fiziksel-bedensel degil, zihinsel-ruhsal sağlığı için de ideal bir atmosfer ve ortam oluşturuyor. Sıcak su banyoları, içmeler, inhalasyonlar ve buhar banyoları gibi kaplicalara özgü uygulamalar ile, çoğu kaplica merkezinde uygulanan egzersiz, masaj, diyet ve beslenme ve daha baska doğal ve geleneksel yöntemler kaplıcaları "sağlık tatili" için ideal ortamlar haline getiriyor. Bu arada, wellness, fitness, anti-stres, anti-yaslanma gibi, yani stresi, yaslanmayı önleyici, insanı daha güçlü yapıcı birtakım kür kavramları gelişiyor. Wellness denilen "sihirli" sözcük, İngilizce, wellbeing ile fitness sözcüklerinden türetilmis yapay bir sözcük olarak, daha sağlıklı bir yaşam amaçlı bir tatil-dinlenme için kaplıcalarda kür almayı seçme ve daha sağlıklı olarak kaplıcadan dönme anlamında da kullanılıyor.

Kaplıca, Termal Kür ve Yaş Sınırı

* Kaplıca kürü almak için belirli bir yaş sınırı yoktur. İleri yaşlılar ve çocuklar da kaplıcalarda rahatlıkla kür uygulamasına gelebilirler. Fransa'da örneğin yılda 40 bin çocuğun kaplıca tedavisine gittigini biliyoruz. Özellikle de çocuklarda alerjik solunum sistemindeki sorunlarında, örneğin saman nezlesi ve astım bronsiyal gibi hadiselerde veya egzama, akne gibi cilt rahatsızlıklarında kaplıca kürleri ile olumlu sonuçlar alınyor. Ama ülkemizde ne yazik ki çocukların kaplıca kürü almaları henüz yaygın bir uygulama değil. İleri yaştaki kişilerde de kaplıca termal kürlerinin sağlığı güçlendirici etkileri söz konusu. Bu durumda bazı faktörlerin göz önünde tutulması, özellikle bazı konulara dikkat edilmesi gerekiyor. Örneğin yaşlılarda vücudun yanıt verebilme yeteneği, özellikle kalp damar ve solunum fonksiyonlarının yeterliliği ön koşulları geçerli. Henüz genç nüfusun ağır bastığı ülkemizde gelecegin ileri yaslılarının sağlıklarını  korumada kaplıca olanaklarımızı daha iyi degğrlendirmemizin önemi ve yararı açıkça ortada.

Kaplıca Kürünün Süresi

Kaplıca kür uygulaması bir anlamda bir uyarı ve uyum tedavisidir. Bu yüzden belirli bir zaman araliğında gerçeklestirilmelidir. Yapılan çalışmalarda bu sürenin en az 10 gün optimum 15 gün oldugu gösterilmiştir,.ama bazı durumlarda üç hafta bazen de dört hafta gerekli olabilir. Son, yapılan bir çalışma 6 hafta süreyle haftada bir gün iki banyo uygulaması ile de olumlu sonuç alındığı bildirilmistir. Dolayısıyla, değişik süre ve formlarda kaplıca kürleri ile daha genis ve yaygın kullanım seçenekleri devreye girebilir.

Kaplica Kürünün Kanıtlanmış Etkileri

Kaplıca kürünün en iyi kanıtlanmış etkisi ağrı giderici etki, ülkemizde ve dünyada yapılmış bir çok çalışma ile çok net saptanmış bir etki bu. Özellikle , bu ağrı giderici etkinin kaplıca tedavisi sonrasında bir yıla kadar devam ediyor olması dikkat çekici ve bu sayede hasta kullandığı agrı kesici ilaçlarda azaltmaya gidebiliyor. Bu etki tabi ki öncelikle romatizma hastaları için çok önemli, ama, bu etki genel kas ve yorgunluk ağrıları olan sağlıklı kişiler için de geçerli. Kaplıca kürünün bir diğer önemli etkisi hastanın yaşam kalitesini yükseltmesi, yani kaplıca kürü sonrası kişinin daha kaliteli yaşaması, işinde, sosyal ve ev yasantısında daha etkin yaşaması olanaklı oluyor. Çok iyi kanıtlanmış olan bu kür etkisi uzun süreli (6 aydan 9 aya kadar) etkileri arasında kaplıca tedavisinin. Kaplıca kürünün yarattığı toplam etkinin kişideki yansıması ise genel bir iyilik hali, başka bir deyişle fiziksel olarak daha sağlıklı bir vücut ve daha sağlıklı fizyolojik fonksiyonlar, sonuçta da daha etkin ve sağlıklı bir yaşam tarzı elde etmek olanaklı iki haftalık bir kaplıca ziyareti sonunda. Çağdaş iş ortam ve tarzlarının getirdiği stres yoğun ama fiziksel aktivite zayıf yaşam biçiminin, günümüzün bir çok müzmin hastalığına zemin yarattığı ortada. Saglıklı bir yaşam sürdürmede kaplıca kürlerinin sıraladığımız bu sağlık etkileri giderek daha iyi anlasıldıkça, çağdaş insan bu doğal sağlık seçenegini daha fazla kullanmaya yönelmekte.

Farklı Suların Özel Etkileri

Kaplıca kürlerinde kullanılan termal ve mineralli suları tek tek karbondioksitli sular, kükürtlü sular, tuzlu sular ve radonlu sular gibi alt başlıklar altında incelediğimizde, aslında her suyun kendine özgü belirli spesifik etkileri olduğunu görüyoruz. Bu konuda giderek artan bir bilgi birikimi var. Örneğin kükürtlü suların vücuttaki iltihabı süreçleri baskıladığını biliyoruz. Gene son bizim Almanya'da yürüttüğümüz bir çalışmada tuzlu suların kas gerginliklerini ve agrılarını azalttığını genel bir rahatlama sağladığını gösterdik. Yine özellikle tuzlu ve kükürtlü suların genel olarak eklem şişliğiyle belli eden iltihapli süreçleri başkıladığını biliyoruz. Karbondioksitli sular ise daha çok kalp dolaşım sistemi üzerinde çok olumlu etkilere sahipler; kalp üzerinde bir yüklenme yaratmadan dolaşımı teşvik ediyorlar, vücut uç kısımlarının kanlanmasını arttırıyorlar ve hipertansiyonlu olgularda tansiyonu düşürüyorlar.

Bu sıraladıklarımız banyo tarzında uygulamalarla elde edilen etkilerdi. İçme tarzında düşündüğümüzde, karbondioksit ile devam edersek, karbondioksit örneğin minerallerin ve bazı maddelerinin mideden emilimini kolaylaştırıyor, çünkü midenin kanlanmasını arttırıyor, ayrıca içilme sırasında dilimizdeki tat reseptörlerini baskılayıp, sonuçta mineralli suyun içimini kolaylaştırıcı bir etkisi var. Sülfatlı suların safra kesesi üzerine ve bağırsak tembelliği üzerine olumlu etkileri, kalsiyumlu ve magnezyumlu suların ise kemik yapısı, kas ve sinir işlevleri, kalp çalışması üzerine bir dizi yaralı etkileri söz konusudur.

Kimler için Kaplıca Uygun Değildir?

Belki sağlıklı bir insan kaplıca kürü aldığında çok az sorun çıkabilir, ama uzman bir doktorun yönlendirmesi söz konusu değilse, aşağidaki durumlarda kaplıca tedavisi ve kürünün uygulanması sakıncalıdır,

* Ateşle seyreden hastalıklarda, ve herhangi bir organının enfeksiyon hastalıklarında (örneğin sarılık, plörezi, nefrit vb.); çünkü enfeksiyon daha ağırlaşabilir vücut sıcaklığı çok yükselebilir

* Hastalıkların akut (alevlenme) dönemleri; çünkü bu durumda altta yatan hastalık süreçlerini kaplıca tedavisi daha da fazla şiddetlendirebilir

* Organ yetersizlikleri (örneğin kalp, böbrek, karaciğer gibi organların yetersizliklerinde); sonuçta kaplıca tedavisi vücuttaki organlarda yanıt olusturan bir yanı, onlar üzerinde bir uyarı sevk eden bir yöntem olduğu için

* Aktif tümör ve kanser,

* Aktif ülser olguları,

*   Kanama ile seyreden durumlar

Kaplıca Kürünün Avantajları

Diğer yandan, kaplıca kürü daha uygulanması sırasında bir dizi avantajlar sağlar. Şöyle ki;

•   Kişi günlük iş ve aile yaşantısının yarattığı fiziksel ve ruhsal streslerden uzaklaşır.

•   Kişi yaşadığı ortamda varolan ve hastalığını kötüleştirici   etki gösteren bir çok faktörün etkisinden uzaklaşır.

•   Kaplıca yöresinin ve ikliminin olumlu ve yararlı faktörleri devreye girer.

•   Kişinin günlük yaşantısı (diyet, egzersiz, uyku, dinlenme) düzene sokulabilir.

•  Kişinin hastalığı ile günlük iş ve aile yaşantısını aktif sürdürülebilmesi için rehabilitasyon çaışsması yapılabilir.

•   Kişi hastalığı konusunda etkin bir sağlık eğitiminden geçirilebilir.

•  Ülkemizde daha çok halkın kendi kendine gerçekleştirdiği kaplıca tedavisi uygulamalarının, bilimsel  yöntemlerle yürütülmesi gerekir;

Kaplıca tedavisinde kullanılması gerekli olan sular ve uygulanacak olan yöntemlerin neler olduğu: hastaların yaşları, sahip oldukları hastalıklar gibi özelliklerine göre degğişklik gösterir.

Uygun banyo suyu sıcaklığı genelde 34-36 santigrad derece olarak kabul edilir.  Bu sıcakliktaki suda uygulanacak banyonun süresi günlük bir seferde 20 dk'dır. Banyolar 2-4 hafta süreyle günde bir ya da gün aşırı bir banyo şeklinde yapılır. Karbondioksitli sularla yapılan banyolarda önerilen yöntem ise 2 gün üst üste banyo yapıp üçüncü gün ara verilmesidir.

Karbondioksitli su banyoları dışında hastaların banyo havuzu içerisinde rahatça hareket edebilmesi gerekir.

Karbondioksitli su banyolarında ise, kalbe ek yük gelmesinden kaçınmak için hastanın banyo havuzunda hareketsiz kalması gerekir. Özellikle yaşlıların ve hafif derece kalp yetmezliği olanların yarım banyo uygulamasını kullanmasında fayda vardır, ileri derece kalp yetmezliği olanların ise kaplıca sularıyla banyo uygulaması sakıncalıdır.

Çesitli sularla banyo yöntemleri:

"Tuzla niteligindeki sular (%1,5 - 5 NaCl içerenler):

Bu suların kullanıldığı durumlar romatizmal hastalıklar, ortopedik hastalıklar, kaza sonrası rehabilitasyon tedavileri ve bazı kadın hastalıklarıdır. Kür süresi 3-5 haftadır ve toplam 15-20 kür uygulanır. Banyo süresi günlük 20-30 dk'dır. Uygun banyo sıcaklığı ise 36-42 santigrad derecedir.

*Kükürtlü sular: (1-50 mg / L -2 değerlikli Kükürt içerenler):

Bu suların kullanıldığı durumlar romatizmal hastalıklar, ortopedik hastalıklar, kaza sonrası rehabilitasyon tedavileri, bazı kadın hastalıkları ve dermatolojik hastalıklardır. Kür süresi 3-5 haftadır ve toplam 15-20 banyo kürü uygulanır. Banyo süresi günlük 15-20 dk'dır. Uygun banyo sıcaklığı 33-38 santigrad derecedir.

*Karbondioksitli sular: (0,5 - 1 g / L Karbondioksit içeren sular);

Bu suların kullanıldığı durumlar romatizmal hastalıklar, ortopedik hastalıklar, kaza sonrası rehabilitasyon tedavileri, bazı kadın hastalıkları, dermatolojik hastalıklar ve saglık kontrolü altında olmak üzere kardiyovasküler sistem hastalıklarıdır. Kür süresi 3-5 haftadır ve toplam 10-15 banyo kürü uygulanır. Banyo süresi günlük 15-20 dk'dır. Uygun banyo sıcaklığı 33-35 santigrad derecedir. Bütün tedavi yöntemlerinde olduğu gibi kaplıca banyo tedavisinin de uzman doktor kontrolü altında uygulanması gerekir.

Kaplıcalara giden insanlar nelere dikkat etmeliler?

Mutlaka doktorların yönlendiriciliginde gitmeleri gerekiyor. Ama günümüzde bazı hekimlerin egitiminden kaynaklanan eksiklik nedeniyle kaplica tedavisine karşı bir olumsuz tavırlari olabilir. Bu durumda da kaplıca tedavisi konusunda bilimsel faaliyet gösteren üniversite birimlerine yada hekimlere başvurmalarını öneriyoruz. Ve sonuçta hiçbir sekilde geleneksel gidişin sağlıklı olmayı garanti etmedigini, günümüzde bu geleneksel uygulamanın bilimsel uygulamalarla desteklenmesi gerektigi bilincinde olmalarını istiyoruz. Belki gelenek olarak sağlıklı bir insan gittiginde çok az sorun çıkabilir ama saglıklı değilse, belli bir tedavi amacıyla gidiyorsa, mutlaka doktor kontrolüyle ve mutlaka organ ve sistem yetersizligi olmayan, ateşli rahatsızlığı olmayan, vücudunda enfeksiyonu olmayan, tümör hadiseleri olmayan kişilerin gitmesini söylüyoruz. Ve gittikleri kaplıcada mutlaka hekim talep etmelerini öneriyoruz.

Für mehr Information :
Daha geniş bilgi için:

(Deutschland) +49 6023 310 350
(Türkiye) +90 246 223 54 00  



 
 

Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol